18 Mart 2014 Salı

Çocuklar ve Kidzania

Esra Ercan Bilgiç'in 17 Mart 2014 tarihli UzunCorap yazısı'nın hissettirdikleridir:




...Halbuki çocuğun uçsuz bucaksız hayal kurmaya ihtiyacı var. Masal dinlemeye, “olmaz mı olur ya” demeye ihtiyacı var. Şekerden kuleleri, ejderhaları, perileri, konuşan hayvanları duymaya ihtiyacı var. Gökyüzünün mor olabildiği, atların uçabildiği, tavşanların aralarında en hızlıyı seçmeye çalıştığı ormanı keşfe ihtiyacı var. Orman cinleriyle tanışması, balondan bir ev hayal etmesi gerekiyor onun.

Yıllar önce bir babanın yedi yaşında bir çocuğa, gururlanarak şöyle sorduğunu hatırlıyorum “Büyüyünce ne olacaksın, söyle bakalım?”, çocuğun aynı şevkle verdiği cevap hala içimi sızlatıyor: “Büyüyünce patron olacağım babacığım!” Bir çocuğun, o çocukluktan çıkıp Truman’deki gibi dekora kayıkla çarpana kadar, alabildiğine hayal kurması gerek halbuki. Yetişkinlerin kabullerinden, sıkışmışlıklarından, “ama” larından “olmaz ki”lerinden uzakta büyütmesi gerek ruhunu. Öyle olmalı ki, o çocuklar büyüdüğünde “başka bir dünya mümkün” olsun. Yoksa olamaz, çocuğunuza nasıl para kazanılacağını, nasıl adam kazıklanacağını, nasıl çalıp çırpılacağını, ne marka yenilip, ne markanın asla alınmayacağını anlatırsanız, o çocuk gökyüzündeki yıldızlara hiç bakmaz, yıldızlar kayar her gün tepesinde, bu mucizeyi hiç bilemez.

Yine bir gün, ağaçtan erik toplamaya çalışırken ben, iğrenerek bana bakan o çocuk gibi olur sonra yavrunuz. “Çok lezzetli alsana?” dediğimde “İstemiyorum, bizim evde, dolapta var” der. Eriğin ağaçta değil, 3M süpermarkette yetiştiğini düşünür çünkü. O çocuk, en fazla sizin gibi kravatlı bir iş adamı olur sonra, “patron” olur evet. Ama armut dibine düşer. Üzülürüz hepimiz sonra.

Masallar düş dünyamızı genişletmek, içimizdeki engin denizi hatırlamamız için var. Sanatın her dalı da bunun için var. Para kazanmak için değil, ruhunuza ferahlık üflemek için var tüm bu güzellikler. Markalar her yerde, ormanda büyütemedikçe çocuğu, maruz kalacak hepsine az buçuk. Ama n’olur bırakın, hayal dünyası korusun kollasın uzun seneler onu, eşlik etsin ona keşif yolunda. Ormanda dolaşsın, ağaca dokunsun, çiçeği koklasın, toprağa değsin ayağı, suyu havuzda ve küvette değil denizde görsün mümkün mertebe. Hayvanları oyuncak sanmasın, beslesin, sevsin.

Dünyayı güzelliğin kurtarması için bir gün, o güzelliği yaşatabilmemiz gerekiyor. Yaşatabilmek için yeni canların, ona dokunabilmesi gerekiyor. Kana kana ağlamayı, düşüp sonra kalkmayı, kahkahalarla gülmeyi, şaşırmayı ve düş kurmayı doya doya yaşaması gerekiyor. “Yetişkin gibi olmayı” çocukken öğrenmeye ihtiyacı yok hiçbirinin, gelecek henüz yazılmadı. Bugünkü çocuklar yarının yetişkini olacak, ve sizin aklınız ermeyecek nasıl bir düzen kuracaklarına. İzin verin bu mucizeye.