19 Şubat 2013 Salı

Yaşayan Kütüphane


Detay bilgi: http://www.yasayankutuphane.net/Yasayan_Kutuphane/NEDIR.html

Yaşayan Kütüphane, 16-17 Şubat'ta, !F 2013 Bağımsız Filmler Festivali kapsamında İstanbul'da kuruldu. Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi tarafından yürütülen "Yaşayan Kütüphane", deneyimleyen için gerçekten unutulmaz bir zaman dilimi yaşatıyor.

Etkinlik yeri, "Cezayir" olarak belirtilmiş; öncelikle ne kadar zamandır Taksim'e gelmediğimizi bir kez daha fark edip, bir süre "Cezayir" kadar kısa bir adresle belirtilen mekanı arıyoruz, sonunda Galatasaray Lisesi arkasında buluyoruz.

Mekanın merdivenlerinden çıkarken, kütüphane görevlisi uyarıyor; "Şu an boşta üç kitabımız var, diğer kitaplar için biraz beklemeniz gerekebilir, bir kısım kitap için de rezervasyonlar var malesef". Boşta olan kitaplardan birini seçiyoruz "Türkiye'de Yaşayan Yabancılar".

Deneyim hakkında az çok bir fikrimiz var. Gözümüzde canlanan resim; "Türkiye'de Yaşayan Yabancılar" adlı kitabı okumuş, bize özetleyecek bir abla, biz de kitap hakkında bilgi sahibi olacağız, aklımıza sorular geliyorsa soracağız.

Bu arada, Cezayir'in merdivenlerinde yazılar var, "Kitaplar canlıdır, lütfen nazik olun, hor davranmayın. Kitaplar, her soruya cevap vermek zorunda değildir. Kitabı incitmeyin, aldığınız gibi bırakın." gibi...

Görevli, kütüphane kartımızı hazırlayıp verdikten sonra, bizi bir odaya doğru yürütüyor, karşımızda bir kız "Buyrun kitabınız burada, tanışın, yarım saatiniz var" diyor. Kitabımızla köşeye doğru çekiliyoruz. Kitabımız konuşmaya başlıyor. "Ben Agatha, Polonyalıyım, üç yıldır Türkiye'de yaşıyorum." Gülümseyen kocaman bir surat ve sessizlik. O an anlıyoruz ki, okuyacağımız kitap, tüm deneyimleri ve geçmişi ve dünya görüşü ile Agatha! Ve ona soru sormamızı bekliyor onu okuyabilmemiz için.

Aklımıza gelen soruları soruyoruz, laf lafı açıyor. Türkiye'de yabancı bir kadın olarak yaşamanın zor ve güzel yanlarını anlatıyor, Ankara'da ve İstanbul'da yaşamış, iki şehri karşılaştırıyor. Polonya'dan nasıl çıktığını, geride kalanların durumu nasıl karşıladığını, şu an nerede nasıl bir yaşam sürdüğünü anlatıyor. Tüm konuşmadan en net hatırladığım "Şu an buradayım ve çok mutluyum" dediği kocaman bir gülümseme ile.

Hayatından bu kadar memnun bir kadınla, böyle bir ortamda, bir kitap okuma seansında tanıştığım, karşılaştığım için kendi adıma çok seviniyorum. "Yaşayan Kütüphane" deneyiminin, bana burada uzun uzun ifade edemeyeceğim kadar ilginç duygu ve düşünceler yaşattığını ifade etmeliyim.

"Herkes farklı, herkes eşit" gibi bir motto ile düzenlenen etkinlikte, bu "başkalıklar" ve "karşılaşmalar" üzerinize yıldız tozları gibi dökülüyor. Sizi de dönüştürüyor. Bir dahaki etklinlikte, gönüllü bir kitap olmak istiyorsunuz, ya da etkinlik sabahı mekanda olup, her yarım saatte bir kitap okumak, sormak sormak, sordukça daha çok sormak, dinlemek, anlatmak istiyorsunuz.

Karşınıza çıkar umarım bir gün, bir yerde...

Hiç yorum yok: