8 Ocak 2013 Salı

Bryant Park


New York’u sevmek ve sevmemek için yeter sayıda sebep bulunabilir herhalde. Alabildiğine kalabalık ve hemen her şeyin imkan dahilinde olduğu bir dünya şehri.

Ben bir cimcime yüzünden seviyorum bu şehri o ayrı mesele...

Her milletten insan ile, şehir silüetini gökdelenlerin oluşturduğu bir mimari oluşum burası. Sokaklarda dolaşırken, karşılıklı gökdelenlerin gün ışığını kestiği bir yerleşke. Güneşi, park alanlarında ve bulvarlarda görüp, güneş gözlüğünüzü ancak o zamanlarda takma ihtiyacı duyabildiğiniz şehir.

Bryant Park, şehrin içindeki küçük ve şirin parklardan biri. Şehir merkezinde yeşil alana, durup dinlenmeye hasret olanlar için, sağa sola bakınarak, sakince vakit geçirmekten, nefes almaktan, dinlenmekten keyif alanlar için bir dinlence yeri.

Baharda ilk geldiğimizde tamamen yeşil alan olan, etrafı minik masalarla çevrili parkın orta yerine
kocaman bir buz pisti kurulmuş Noel sebebiyle. Yeşil alanın üzeri tamamen kaplanmış, üzerine de buz pateni pisti inşa edilmiş. Bir şehir planlamacı ya da mimar ya da şehir bilimci çok daha güzel ve yerinde ifade edebilir bu değişim hakkındaki tespitlerini eminim. Tamamen başka bir yer olarak bildiğiniz alan-bir yeşil park, kocaman bir buz pateni pisti olmuş.

Baharda kahveleri, köpekleri ve kitaplarıyla buraya gelen insanlar, şimdi atkıları bereleri ile buz pateni yapmaya gelmişler.

Değişime, bu denli tümden değişime karşı birisiyseniz ya da biraz bile derdiniz varsa değişikliklerle, son derece garip karşılayabilirsiniz bu durumu. Ama belki de izin vermek lazım zihninizde de böyle değişikliklere bu vesile ile. Başka türlü hiç hayal edemediğiniz yerleri, olayları bambaşka bir açıdan, bambaşka bir gözle görme egzersizi gibi değerlendirilebilir belki de durum. Pekala güzel oluyormuş işte böyle de olduğunda demeye kapı açmalı belki de bu deneyimler.

Herkesin hep "mutlu" olduğu bir yer olarak tanımlıyor cimcime burayı, mutlu olanların geldiği bir yer mi yoksa mutlu olmak için gelinen bir yer mi kısmını bilemiyoruz tam olarak.

Büyük hoparlörlerden jazz müziği, ışıklandırılmış dev bir çam ağacıyla pisti aydınlatan kocaman ışıklar, en az bir onbeş dakikalık meşhur olma fırsatı sunuyor park konuklarına.

Belki bir dahaki bahar, bir panayır kurulur belli mi olur, yazın minikler için küçük bir slalom havuzu ve kışın bir buz hokeyi sahası, neden olmasın:) Mesut insanlar fotoğrafhanelerinden biridir belki de bu park. Geleni içine alan, öğüten, değiştiren; her değişimden de kendini değiştirerek çıkan, dönüştüren bir panayırdır aslı belki de...



Hiç yorum yok: